KURUMSAL MENÜ

  • HAKKIMIZDA
  • BİZ KİMİZ?
  • MİSYONUMUZ
  • VİZYONUMUZ
  • BAŞKAN'DAN MESAJ
  • GÖNÜLLÜ OL
  • Soru & Cevap

İyileşme Nedir?

“Esasen, kendi tavrımız ve tutumlarımızla iyileşmeyi gerçekleştiririz. İyileşme, enerji harcayarak geçmişte aldığımız yaraların nedenlerini anlamak ve yıkıcı davranış kalıplarından arınarak sağlıklı bir kişilik geliştirmekle sağlanır (ki, ne kadar derin yaralar aldıysak iyileşme süreci o denli uzun olur). Bu süreç, yeterli yardım ve destekle birlikte genellikle 1-2 yıl sürer.

Duygusal farkındalık, iyileşme için hayati öneme sahiptir. Böylece kişi, kendi duygusal yapısının farkına varır ve çocukluk döneminde hangi duygusal tepkilere izin verildiğini ve hangilerinin bastırıldığını anlar. Tatmin edici ve bütünsel bir yaşam için duyguların ifade edilmesi gereklidir. Duygusal kişiliğimizi ortaya koyarken, tüm duygularımızı (korku, sevinç, üzüntü, öfke, sevgi) gözden geçirmeli ve onlarla nasıl başa çıkacağımızı öğrenmeliyiz, böylece onları korumayı öğreniriz. Yaralı insanlar genellikle duygularının bir kısmının farkındadır ancak yüzeyin altında bastırılmış yoğun duygusal enerji bulunur. Kendi duygularını bastıran ebeveynler, çocuklarının saf duygularıyla baş edemezler. Bu, çoğu duygunun bilinç düzeyinden uzaklaştırıldığını gösterir. Bu duyguları serbest bırakmak sabır ve bağlılık gerektirir.

Duyguları serbest bırakmak ve farkındalığı artırmak için:

* Hayat hikâyesinin anlatılması: Aile içindeki önemli kişilerle başlar. Hikâyelerimizi bilmek, geçmişten bugüne rahatsız eden unsurları fark etmemizi sağlar. Yaralı insanlar genellikle geçmişi geleceğe taşımaya çalışırlar.

* İçteki çocuğa ulaşma: Bu içsel çocuk, geçmişteki halimizi temsil eder. İçimizdeki bu çocuğa, hayal gücümüzü kullanarak erişiriz ve onun resmini oluşturarak kim olduğumuz hakkında bilgi ediniriz.

* Yaratıcı ifade: Duygularımızı resim, müzik, yazı gibi alanlarla ifade edebiliriz. Bu, genellikle çocuklukta yaşanan travmatik deneyimlerle başa çıkmak için kullanılmayan beyin sağ yarısını aktive eder.

* Beden farkındalığı: İnsan sadece karar verme anında gerçekten insan olur. Yaşam zorlu bir süreçtir, ancak kabul ettiğimizde ve bunu kabul ettiğimizde zorluklarla başa çıkmak daha kolay hale gelir. Temel araç disiplindir.”

Bağımlılık ve Ebeveynlik: Rolümüzün Anlamı Nedir?

Bazı ebeveynler, çocuklarının bağımlılık sorunuyla karşılaştıklarında, suçluluk duygusunu omuzlarında taşır. Kendi ebeveynlik rollerini sorgular, “Acaba onları bu yola ben mi ittim?” diye düşünürler. Ancak, suçluluk duygusu, bağımlılıkla mücadelede daha fazla sorun yaratır.

Bağımlılık karmaşık bir hastalıktır ve nedenleri geniş bir yelpazede bulunabilir. Ebeveynlerin bu durumu anlaması ve kabullenmesi önemlidir. Suçlama ve suçluluk yerine, bağımlılığı oluşturan etmenlerle yüzleşmek ve tedaviye yönelik doğru adımları atmaya odaklanmak gerekir.

Bağımlılığın kökenini anlamak zor olabilir, çünkü bu genellikle birçok faktörün birleşimiyle oluşur. Ancak, bu nedeni bulmak bağımlılığı ortadan kaldırmak için yeterli değildir. Ebeveynlerin odaklanması gereken soru, “Ne yapabiliriz ki durumu düzeltebiliriz?” olmalıdır. Bağımlılığın altında yatan nedenlerle ve bağımlılıkla başa çıkma yöntemleriyle ilgili olarak iş birliği içinde çalışmak önemlidir.

Ebeveynlik, bağımlılıkla mücadelede önemli bir rol oynar. Sorumlulukları ve duygusal bağlarıyla birlikte, doğru destek ve anlayışla çocuklarına yardımcı olabilirler.

Gizlice test yapmalımıyım?

“Güvenin Sınandığı Anlar”

Kişinin madde kullanıp kullanmadığını öğrenmek, idrar, kan veya saç testleri gibi bilimsel yöntemlere başvurmak açısından etkili bir yoldur. Ancak, şüphe durumlarında hemen idrar örneği talep etmek veya saç numunesi almak, kişiyle doğrudan iletişim kurmadan yapılan bir girişim olmayabilir.

Testin başarılı ve güvenilir sonuçlar vermesi için, test yapılacak kişiyle açık bir iletişim kurmak önemlidir. Gizlice yapılan testler, karşılıklı güveni zedeleme potansiyeline sahiptir ve bu da ilişkileri olumsuz etkileyebilir. Ayrıca, gizlice alınan numunelerle yapılan testler, doğru sonuçları engelleyebilir.

Her şeyden önce, güvene dayalı bir anlayışla yaklaşmak, bu tür hassas durumları daha iyi yönetmenize yardımcı olabilir. Testin açık bir şekilde planlanması ve kişiyle paylaşılması, daha sağlıklı bir iletişim ve işbirliği ortamı yaratır.

Şüphe Anında Başvurulan Yollar: Testlerin Gizemi

Ailelerin en büyük korkularından biri, sevdiklerinin uyuşturucu kullanmasıdır. Davranışlarından veya medyadan etkilenerek şüpheye düşmek, bu zorlu sürecin başlangıcını oluşturabilir. Şüphe duyulduğunda başvurulan yollardan biri de testlerdir; bu testler arasında idrar, saç ve kan testleri öne çıkar.

Test yaptırmadan önce, şüphelenilen kişiyle açık bir diyalog kurmak esastır. Her iki tarafın anlaşarak test yaptırması, hem ilişkiyi hem de destek sürecini olumlu etkiler. Gizlice test yapma girişimleri ise sorunları daha da büyütebilir.

İdrar Testi:

Hızlı, ekonomik ve evde uygulanabilir olması, idrar testini çekici kılar. Ancak bu test, genellikle 3 günlük bir kullanımı tespit edebilir; ancak unutulmamalıdır ki her madde farklı bir süre boyunca idrarda kalır. Test sonuçlarının negatif olması, kişinin madde kullanmadığı anlamına gelmez, çünkü en son kullanılan tarih dikkate alınmalıdır. Bazı maddeler, bu testlerle analiz edilemeyebilir, bu durumda karaciğer ve böbrek fonksiyon testleri daha etkili olabilir.

İdrar testleri için uygun şartlarda yapılması önemlidir; idrarın taze ve en fazla 3 saat içinde alınmış olması gerekmektedir.

Saç Testi:

Saç numunesi, 4 ila 6 ay içindeki madde kullanımını ortaya koyabilir. Ancak doğru bir saç numunesi alımı ve kimyasal içerikli uygulamalardan kaçınmak önemlidir.
Her bir santimetredeki madde yoğunluğunu gösteren saç teli incelemesi, maddenin kullanılmaya başlandığı tarihi belirleyebilir.

Kan Testi:

İdrar testine göre daha güvenilir sonuçlar sunabilir, ancak hemen madde kullanımından sonra yapılmalıdır. Kan alma işleminin zorluğu, damar yoluyla madde kullananlarda sorun yaratabilir ve bu nedenle uzman kişiler tarafından gerçekleştirilmelidir.

Bu testler, şüphe anında başvurulan önemli yöntemlerdir ve doğru şartlar altında uygulandığında etkili sonuçlar verebilir. Ancak, her bir testin kendi avantaj ve dezavantajları olduğunu unutmamak önemlidir. Bu süreçte açık iletişim ve anlayış, sağlıklı bir destek yolunun temelini oluşturur

Çocuğumun Madde Kullandığını Nasıl Anlarım? “Duyarlı Bir Yol Haritası"

Aileler, sevdiklerinin madde kullanımından şüphelendiklerinde genellikle ne yapacakları konusunda belirsizlik yaşarlar. Bu durumu anlamanın ve doğru adımları atmanın birkaç önemli aşaması vardır.

İlk olarak, şüphelerinizi destekleyecek bilgileri toplamanız önemlidir. Ancak bu süreçte kişinin özel hayatına girmekten kaçınılmalıdır. Uyuşturucu maddelerin özellikleri konusunda çeşitli kaynaklardan bilgi edinerek, gözlemlerinizle birleştirin. Ancak suçlamalardan kaçının ve yeterli kanıtlarınız olmadan yakınınızı suçlamaktan kaçının.

Onunla konuşmak için acele etmeyin. Rahat bir ortam ve zaman seçerek, kendinizi hazır hissettiğinizde konuşmayı deneyin. Duygularınızı, düşüncelerinizi ve endişelerinizi paylaşın, ancak suçlayıcı bir dil kullanmaktan kaçının. İfade ettiğiniz duyguları anlaması için ona fırsat verin ve inkâr etmesi durumunda ısrarcı olmaktan kaçının. Uygun ortamlarda bu konuşmayı tekrarlamayı deneyin.

Eğer sonuç alamazsanız, profesyonel destek almayı düşünün.

Ayrıca, bazı maddelerin etkilerine göre kişide görülen fiziksel ve ruhsal değişimlere dikkat edin:

* Metamfetamin kullanımının fiziksel belirtileri kişiden kişiye değişebilir, ancak genellikle aşağıdaki belirtileri içerebilir:

Yüksek Enerji Seviyeleri: Metamfetamin kullanımı genellikle artan enerji, uyanıklık ve hiperaktivite ile ilişkilidir.

Artan Kalp Atış Hızı ve Kan Basıncı: Metamfetamin, kalp atış hızını artırabilir ve kan basıncını yükseltebilir.

Azalmış iştah: Metamfetamin kullanımı genellikle iştahın azalmasına neden olabilir.

Artan Vücut Sıcaklığı: Kullanıcı, normal vücut sıcaklığından daha yüksek bir sıcaklıkta hissedebilir.

Terleme: Metamfetamin kullanımı sırasında aşırı terleme yaygın bir belirtidir.

Diş Problemleri: “Metamfetamin ağzı” olarak bilinen durum, diş çürükleri ve ağız sağlığı sorunlarını içerebilir.

Titreme ve Kas Gerginliği: Kullanıcılar titreme, kas gerginliği ve kas seğirmesi gibi belirtileri deneyimleyebilirler.

Uyku Problemleri: Kullanıcılar genellikle uykusuzluk yaşarlar.
İncelemek veya Kaşınmak: Kullanıcılar, gerçek olmayan cilt altı parazitlerini temizlemeye çalıştıkları için cildi inceleme veya kaşınma gibi davranışlar sergileyebilirler.

* Crack kokain, kokainin serbest baz formudur ve genellikle “crack” olarak adlandırılır. Crack kokainin kullanımı, vücut üzerinde bir dizi fiziksel etkiye neden olabilir. Ancak, bu etkiler kişiden kişiye değişebilir ve kullanım miktarına, sıklığına, kullanıcının fiziksel sağlığına ve genel sağlık durumuna bağlı olarak değişebilir. İşte crack kokainin yaygın fiziksel etkilerinden bazıları:

Hızlı Kalp Atışı ve Yüksek Kan Basıncı: Crack kokain kullanımı, kalp atış hızını hızlandırabilir ve kan basıncını artırabilir.

İştahsızlık: Kullanıcılar genellikle iştahsızlık yaşarlar, bu da kilo kaybına neden olabilir.

Aşırı Terleme: Crack kullanımı sırasında aşırı terleme yaygın bir belirtidir.
Kas Spazmları ve Titremeler: Kullanıcılar, kas spazmları, titremeler ve sinirsel huzursuzluk yaşayabilirler.

Mide Sorunları: Kullanıcılar mide ağrısı, bulantı ve kusma gibi mide sorunları yaşayabilirler.

Uyku Problemleri: Crack kokain uyarıcı bir etkiye sahiptir ve bu nedenle kullanıcıların uykusuzluk yaşamalarına neden olabilir.

Dudak ve Parmaklarda Yanma veya Uyuşma: Crack kokain sıklıkla içildiği için dudaklarda ve parmaklarda uyuşma veya yanma hissi olabilir.

Solunum Sorunları: Kullanıcılar, solunum sorunları yaşayabilir, hatta bazen solunum yetmezliği riski altında olabilirler.

Ağız Problemleri: Crack kullanımı, ağız kuruluğuna, diş eti problemlerine ve diş çürüklerine yol açabilir.

* “Bonzai” terimi, sentetik cannabinoid adı verilen kimyasal maddeler içeren bir tür sentetik uyuşturucuyu tanımlar. Bu maddeler genellikle bitkisel tütün yerine kullanılan bitki malzemelerine püskürtülerek veya sıvı formda kullanıcıya sunularak tüketilir. Bonzai’nin kullanımı, bir dizi fiziksel ve zihinsel etkiye neden olabilir. Ancak, belirtilen etkiler genellikle kullanılan spesifik bileşenlere ve kişinin genel sağlık durumuna bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Bonzai kullanımının yaygın fiziksel etkileri şunlar olabilir:

Kalp Atış Hızında Artış: Bonzai kullanımı genellikle kalp atış hızını hızlandırabilir.

Yüksek Kan Basıncı: Kullanıcılar, bonzai kullanımı sırasında kan basıncında bir artış yaşayabilirler.

Baş Dönmesi ve Sersemlik: Bonzai kullanımının ardından baş dönmesi ve sersemlik hissi yaygın olabilir.

Ağız Kuruluğu: Kullanıcılar genellikle ağız kuruluğu yaşarlar.
Gözlerde Kızarma: Gözlerde kızarma ve genişleme gibi göz problemleri ortaya çıkabilir.

Titreme ve Kas Spazmları: Bonzai kullanımı, titreme ve kas spazmlarına neden olabilir.

İştahsızlık ve Mide Sorunları: Kullanıcılar genellikle iştah kaybı, mide bulantısı ve kusma gibi sorunlar yaşayabilirler.

Solunum Problemleri: Bonzai kullanımı solunum problemlerine neden olabilir.

Uyku Sorunları: Kullanıcılar genellikle uyku düzeninde bozulma yaşayabilirler.

Bonzai gibi sentetik cannabinoidlerin, bitkisel tütün veya marihuana ile karşılaştırıldığında, daha öngörülemez ve tehlikeli olabilecek ciddi yan etkilere neden olduğuna dair raporlar vardır. Bu maddelerin bilinçsizce kullanılması, zehirlenmelere, anksiyeteye, halüsinasyonlara, bilinç kaybına ve diğer ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Bonzai kullanımının tehlikeli olabileceği ve uzun vadeli etkilerinin tam olarak anlaşılmadığı unutulmamalıdır.

* Ecstasy (veya MDMA), genellikle “extazi” olarak bilinen, uyarıcı ve halüsinojen özelliklere sahip bir maddedir. Bu madde genellikle partilerde, konserlerde veya sosyal etkinliklerde kullanılmaktadır. Ancak, ecstasy kullanımı bir dizi fiziksel etkiye neden olabilir. İşte ecstasy kullanımının yaygın fiziksel etkileri:

Enerji Artışı: Ecstasy kullanımı genellikle artan enerji ve uyanıklık hissi ile ilişkilidir.

Ağız Kuruluğu: Kullanıcılar genellikle ağız kuruluğu yaşarlar.

Diş Gıcırdatma: Bazı kullanıcılar ecstasy kullanımı sırasında diş gıcırdatma sorunu yaşayabilirler.

Artan Kalp Atış Hızı ve Kan Basıncı: Ecstasy kullanımı kalp atış hızını ve kan basıncını artırabilir.

Terleme: Kullanıcılar genellikle aşırı terleme yaşarlar.

Gözde Titreme veya Nistagmus: Gözde istemsiz hareketler veya titreme olabilir.

Bulantı ve Kusma: Bazı kullanıcılar ecstasy kullanımından sonra mide bulantısı ve kusma yaşayabilirler.

İştahsızlık: Ecstasy kullanımı genellikle iştah kaybına neden olabilir.
Üriner Sorunlar: Kullanıcılar, idrar yapma sorunları gibi üriner sorunlar yaşayabilirler.

Çene Kaslarında Gerilme: Ecstasy kullanımı sırasında çene kaslarında gerilme veya diş sıkma olabilir.

Baş Ağrısı: Bazı kullanıcılar ecstasy kullanımının ardından baş ağrısı yaşayabilirler.

Titreme ve Kas Gerginliği: Kullanıcılar, titreme ve kas gerginliği gibi belirtiler deneyimleyebilirler.* Kokain: Göz bebeklerinde büyüme, burun yolu ile kullanıldığı için akıntılı veya kanlı burun görülebilir. Aşırı uyarılmış hal, huzursuzluk ve gerçek dışı korkular gibi etkiler gözlenebilir.

* Eroin, opiat türünden bir uyuşturucudur ve kullanımı ciddi sağlık sorunlarına neden olabilir. Fiziksel etkiler, kullanılan doza, kullanıcının toleransına ve genel sağlık durumuna bağlı olarak değişiklik gösterebilir.

İşte genellikle eroinden kaynaklanan fiziksel etkilerin bazıları:

Uyuşukluk ve Rahatlama: Eroin kullanımı, kullanıcılarda genellikle büyük bir rahatlama ve uyuşukluk hissi yaratır.

Ağrı Kesici Etki: Eroin, ağrı kesici özelliklere sahiptir ve bu nedenle kullanıcılar tarafından bazen ağrı yönetimi amacıyla kullanılır.

Solunum Depresyonu: Eroin, solunum sistemini baskılayarak solunumu yavaşlatabilir. Bu, aşırı dozda ölüme neden olabilecek ciddi bir durumdur.
Konstipasyon: Eroin kullanımı, sindirim sisteminde yavaşlamaya neden olarak konstipasyona yol açabilir.

Mide Bulantısı ve Kusma: Eroin kullanıcıları, başlangıçta genellikle mide bulantısı ve kusma yaşarlar.

Göz Pupillarındaki Daralma: Eroin kullanımı, göz pupillarının daralmasına neden olabilir.

Cilt Problemleri: Kullanıcılar, cilt problemleri, kaşıntı ve kızarıklık yaşayabilirler.

İştah Kaybı: Eroin kullanımı, iştah kaybına neden olabilir.

Bağımlılık: Eroin, kullanıcıların fiziksel ve zihinsel olarak bağımlılık geliştirmesine neden olabilir.

Kas Kasılmaları ve Titremeler: Kullanıcılar, kas kasılmaları ve titremeler gibi kas sorunları yaşayabilirler.

Eroin kullanımının ciddi riskleri vardır, bu nedenle bu maddeye bağlı sağlık sorunları önemli ölçüde artabilir. Ayrıca, enjekte edilen eroinin kullanımı, bulaşıcı hastalıkların (örneğin, HIV veya hepatit) yayılma riskini artırabilir. Eroin kullanımının uzun vadeli etkileri, bağımlılık, mental sağlık sorunları ve yaşamı tehdit eden sağlık komplikasyonları içerebilir.* Tiner: Yoğun koku, el ve kolda kesikler gibi belirtilerle kendini gösterebilir. Kısa süreli keyif, hayal görme ve anlaşılmaz konuşma gibi şikâyetler görülebilir.

Bu belirtilerle birlikte, duyarlı bir iletişim kurmak ve profesyonel yardım almak, çocuğunuzun sağlığı için önemli bir adım olabilir.

*Lyrica, prejabalin adlı bir aktif madde içeren bir ilaçtır. Pregabalin, özellikle sinir sistemi üzerinde etki eden bir ilaçtır ve çeşitli nöropatik ağrı durumlarının tedavisinde kullanılır. Aşağıda, Lyrica hakkında bilinen bazı temel doğru bilinen yanlış bilgiler bulunmaktadır.

Lyrica, kırmızı reçetli bir maddedir. Bağımlılık yapıcı etkisi çok yüksektir.

Lyrica, doktor tarafından reçete edildiği için masum gözükür, fakat tecrübelerim ışığında ani bir şekilde kullanımı durdurduğunuzda yoğun depresif süreçler yaşatan bir maddedir.

Lyrica kullanılmaya başlamadan önce yüz defa düşünülmesi gereken bir maddedir.

Yan Etkiler: Lyrica’nın kullanımı bazı yan etkilere neden olabilir. Bu yan etkiler arasında baş dönmesi, uyku hali, kilo alımı, bulanık görme, el ve ayaklarda şişme gibi durumlar bulunabilir.

Bağımlılık Potansiyeli: Lyrica’nın bağımlılık potansiyeli çok yüksektir. İlacın aniden kesilmesi, belirli durumlarda çeşitli yan etkilere (Kriz) neden olabilir, bu nedenle kullanmadan önce iyi düşünülmesi gereken bir maddedir.

Çevremizi Değiştirsek Düzelir mi? : Çevresel Değişiklik

Bağımlılık, karmaşık bir yapıya sahip olan psikolojik, çevresel ve biyolojik etkenleri içeren bir hastalıktır. Bu durumu anlamak için bir benzetme yapalım: Bir kişi hayatında hiç esrar görmemişse, muhtemelen esrar bağımlısı olma ihtimali düşüktür. Ancak çevresindeki herkes esrar kullanıyorsa, bu kişinin esrar bağımlısı olma olasılığı artar. Çevresel etki, madde bağımlılığında önemli bir faktördür ve destek sürecinde çevresel değişim büyük bir önem taşır.

Bağımlı birey, eğitim sürecinde veya sonrasında zaman zaman madde kullanımıyla ilgili düşüncelere kapılabilir. Bu dönemlerle başa çıkabilmek için çevresini değiştirmek çok faydalı olabilir. Ancak sadece çevreden uzaklaşmak, destek sürecini tamamlamış bir birey için yeterli değildir.
Kişi, alkol veya madde kullanımına karşı direncini artırmak, arkadaş baskısına karşı koymak ve başa çıkma becerilerini geliştirmek için psikolojik destek almalıdır. Yer değişikliği sadece bir geçiş sürecidir; asıl önemli olan, kişinin yeni çevresine döndükten sonra karşılaştığı zorluklarla nasıl baş edeceğini öğrenmesidir. Bu, psikolojik destekle kazanılan becerilerle mümkün olur.

Askere Gitmek ve Bağımlılık: Gerçekten Etkili mi?

Askere gitmenin bağımlılığı düzelten bir çözüm olduğu yaygın bir yanılgıdır. Aslında, askerlik bağımlılığı arttıran ve çeşitlendiren tehlikeli bir yol olabilir. Bağımlı birey, henüz tanımadığı maddeleri askerlik sürecindeki arkadaşlarının tavsiyeleriyle keşfedebilir. Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan bireyler genellikle depresif ve mutsuz olma eğilimindedir, bu da birlikteki huzur ve güven ortamını bozabilir.

Bununla birlikte, öncelikle uyuşturucu maddelerden uzaklaşıp gerekli rehabilitasyon süreçlerini geçirdikten sonra böyle bir tercih yapılmalıdır. Aksi takdirde, askerlik bağımlılığı artırabilir ve iyileşme sürecini olumsuz etkileyebilir. Bağımlılıkla mücadelede uzman rehberliği daha sürdürülebilir bir iyileşme sağlamak adına önemlidir.

Psikiyatrik destek madde bağımlılığında etkili mi?

Bağımlı bireyde görülen fizyolojik belirtiler ve olağan dışı tepkiler, madde kullanımına bağlı olarak gelişebilir. Kişi madde kullanmadığı zaman içerisinde, verdiği anormal tepkiler zaman içerisinde düzelebilir. Madde kullandığı dönem içerisinde konulan her türlü psikyatrik teşhisin doğruluğu şüphelidir. Ancak, madde kullanımını bırakmak için direk ilaçlarla tedavi anlayışı, yaygın bir yanlış anlamadır. Bağımlı birey, psikiyatrik ilaçları kendi avantajı olarak görebilir ve bu ilaçları, kullandığı maddelerin yetersiz olduğu durumlarda kötü amaçlı kullanabilir. Sonuç olarak, bu ilaçlara bağımlılık gelişebilir ve reçeteli ilaç ticaretine yönelebilir. Bu yol, başlangıç aşamasında her yönden risk taşıyan bir yaklaşımdır.

İlaçsız eğitim yöntemleri sonuç vermediğinde, psikiyatrik destek bir seçenek olabilir. Ancak, ülkemizde yaygın olan bu anlayış, hiç bağımlılık süreci geçirmemiş insanları dahi yanıltarak ilaç bağımlılığına yönlendirebilmektedir. Kırmızı reçeteli bağımlılık yapıcı ilaç ticareti, ülkemizde önemli bir sorundur. Bu yanlış bilinen uygulama, birçok kişinin bağımlılıkla karşı karşıya kalmasına neden olmaktadır.