NELER YAPIYORUZ?

  • MADDE
  • ALKOL
  • KUMAR
  • İLAÇ
  • KARIŞIK MADDE
  • Soru & Cevap

Madde Kullanımı ve Bağımlılık Süreci

Madde kullanımı, bağımlılık yapıcı maddelerin vücuda alınmasıyla başlar. Kullanıcılar genellikle bu maddeleri kontrol edebileceğini düşünerek kullanmaya başlar; ancak, bağımlılığın ne zaman gelişeceğini önceden kestirmek mümkün değildir. Tek bir kullanım dahi bağımlılık riski taşır.

Bağımlılık geliştikten sonra bu durum kişinin hayatı boyunca devam edebilir. Her ne kadar destek ile düzelmeler sağlansa da bağımlılıktan tamamen kurtulmak mümkün olmayabilir.

Bağımlılık sürecinde, ilk kullanımın ardından tekrar madde alma isteği doğar. Bu istek zamanla daha sık veya daha yüksek miktarlarda kullanıma dönüşebilir. Böylece bir kısır döngü oluşur ve birey bağımlılık döngüsüne girer.

Unutulmamalıdır ki: Güvenli bir madde ya da güvenli bir kullanım yöntemi yoktur.

Her birey, madde kullanımı durumunda bağımlı olma riski taşır. İnsan vücudu alınan her maddeyi tanır ve hücresel hafızasına işler. Hücresel öğrenme adı verilen bu süreç, tüm insanlar için geçerlidir.

Bağımlılığın önlenmesi yalnızca madde kullanımına hiç başlamamakla mümkündür. Kişinin eğitimi, sosyal statüsü veya gelir düzeyi gibi faktörler, bağımlılığın gelişim sürecinde belirleyici değildir. Madde kullanımı yaşam düzeninizi kökten değiştirme potansiyeline sahiptir.


Bağımlılık Risk Faktörleri

Bağımlılık riskini artıran başlıca faktörler şunlardır:

  • Kaotik aile yapıları: Ruhsal sorunları veya bağımlılığı olan ebeveynlerin bulunduğu aile ortamları.
  • Yanlış ebeveyn tutumları: Uygun olmayan yetiştirme yöntemleri.
  • Bağlanma sorunları: Ebeveyn ve çocuk arasında ilgi ve bağlanma eksikliği.
  • Davranış problemleri: Aşırı utangaçlık ya da saldırgan davranışlar sergileme.
  • Düşük akademik başarı: Okul performansında belirgin düşüş.
  • Sosyal beceri eksikliği: Çevreyle iletişim kurmada zorlanma.
  • Zararlı arkadaşlıklar: Suç teşkil eden veya sapkın davranışlar sergileyen gruplarla yakın ilişkiler.
  • Olumsuz çevre etkisi: Okul veya aile ortamında uyuşturucu kullanan bireylerin varlığı.

Bağımlılık sürecinden korunmak için, bireyin bu risk faktörlerinden uzak durması ve doğru çevresel desteklere erişmesi önemlidir.


Önleyici Faktörler

Madde kullanımını ve bağımlılığı önlemede etkili olan unsurlar şunlardır:

  • Güçlü aile bağları: Aile içinde sevgi, saygı ve güvene dayalı ilişkilerin varlığı.
  • Ebeveyn ilgisi: Anne ve babaların çocuklarının hayatına aktif bir şekilde dahil olması.
  • Arkadaş çevresini tanıma: Çocuğun arkadaşları ve aktiviteleri hakkında bilgi sahibi olunması.
  • Net aile kuralları: Aile içindeki kuralların açıkça belirlenmesi ve bu kurallara uyulması.
  • Akademik başarı: Çocuğun okulda başarılı olması, olumlu bir özgüven sağlar.
  • Güçlü sosyal bağlar: Okul, spor kulüpleri veya diğer sosyal gruplarla sağlıklı ilişkiler geliştirmek.
  • Doğru bilgilendirme: Uyuşturucunun zararları hakkında çocuğun yaşına uygun, doğru bilgiler verilmesi.

Bu faktörler, çocukların madde kullanımından uzak durmasına katkı sağlayan önemli önlemler olarak öne çıkar.


Anne-Baba Tepkileri

Çocuğun madde kullanımıyla karşılaşan ebeveynler genellikle farklı tepkiler gösterebilir. Bu tepkilerin bir kısmı durumu daha karmaşık hale getirebilir:

  • Kabullenmeme ve inkâr:
    “Benim çocuğum asla böyle bir şey yapmaz.”
    Bu yaklaşım, problemi görmezden gelmeye yol açabilir ve çözüm sürecini geciktirebilir.
  • Suçlama ve tartışmalar:
    “Bu tamamen senin hatan.”
    “Biz anne-baba olarak yeterince iyi olamadık.”
    Ebeveynler arasında suçlamalar, sorunun çözümünü zorlaştırır ve aile içindeki tansiyonu artırır.
  • Hayal kırıklığı ve çaresizlik:
    “Bunu hak etmemiştim, her şey bitti.”
    Çaresizlik duygusu, ebeveynleri çözümsüzlüğe sürükleyebilir ve çocukla iletişimi kesintiye uğratabilir.
  • Öfke:
    “Benim böyle bir çocuğum yok!”
    Öfke ile verilen tepkiler, çocuğun daha da uzaklaşmasına neden olabilir.
  • Aşağılayıcı ifadeler:
    “Senden hiçbir şey olmaz.”
    Bu tarz konuşmalar, çocuğun kendine olan saygısını azaltır ve durumunu daha da kötüleştirebilir.
  • Ani ve sert kararlar:
    “Okul hayatın bitti!”
    Uç kararlar almak, durumu düzeltmek yerine çocuğun daha fazla baskı altında hissetmesine yol açabilir.

Daha Yapıcı Yaklaşım Önerileri

  • Çocuğunuzla sakin ve açık bir şekilde konuşarak durumu anlamaya çalışın.
  • Sorunun bir uzman yardımıyla çözülmesi gerektiğini unutmayın.
  • Aile içi destekleyici bir ortam oluşturarak çocuğun güvenini kazanmaya odaklanın.
  • Öfke ve suçlama yerine, problemin çözümüne odaklanan bir yaklaşım benimseyin.